Ocaklı Kardeşim,
Davayı en yüce dağların zirvesine taşımak için uzun ve çetin
bir yolda senelerdir yürüyoruz.
Yola çıktığımız noktadan uzaklaşıp menzile yaklaştıkça, ufuk
genişliyor ve rüzgar şiddetini artırıyor, düşman çoğalıyor. Geçen zaman gösterdi
ki büyük bir imanla taşıdığımız dava aşağıda, ovalarda kaldı.Kenarından
dolaştığımız uçurumların dibine mazinin güzelliğini atma. Şekli kaybolan
şikayet ve itiraz uğultusu geliyor dört bir yandan, sakın bu ihanet şarkısının
kulağa hoş gelen esintisine aldanma!
Ocaklı Kardeşim,
Büyük Türk Milletinin binlerce yıllık tarihinde bir vazife
aldın ve birbirinden daha yüksek dağlara doğru yepyeni bir kızıl elma rüyası ve
imanıyla çıkıyorsun.
Genç kalbine büyük bir aşk düşmüş.
Sen Türk vatanı üstünde aşkın timsalisin.Uğruna tüm cihanı
karşına aldığın davanın, yani yeryüzünün tanıdığı en büyük, en yaratıcı
kuvvetin timsalisin.
Yokuşları tırmandıkça, zorlukları aştıkça, ufkun
genişledikçe asırlardır unutulmuş bir alemi hayran gözlerinle tekrar
buluyorsun. Bu hayran gözlerle baktığın alem şanlı Türk tarihidir.
Ocaklı Kardeşim,
Ömrünü adadığın davan kadar asil, ülkün kadar yapıcı ve
yükseltici bir insansın. Aştığın yol, üstesinden geldiğin zorluklar seni
ızdırap kaynaklarına doğru götürüyor. Dünyanın unutulmuş coğrafyalarında, ıssız
köşelerinde acısını söylemeye tenezzül etmeyen bedbaht, fakat mağrur soydaşına
şefkat ve teselliyi, iman ve şifayı sen uzatacaksın.
Ülkü Ocaklarından aldığın terbiye ve davaya adanmış ömrünle
sen, yarının büyük ve güçlü Türkiye'sinde; köylerin ortasında ufak bir mektebin
çatısı altında çalışan genç bir öğretmen, terk edilmiş ve ıssız kulübelere
ücretsiz muayene ve ilaç götüren genç doktor olacaksın. Etrafında toplanacak
Türk Milletine yeni söz söyleyecek genç hatip, tehlike günlerinde iradesinin
zırhlarına bürünerek destani bir kahraman gibi boğuşan genç komutan sen
olacaksın.Şiirinin, resminin, mermerinin başında yaratan genç sanatkar, sen
yüksek bir idealin taşıyıcısı, çağlayan bir nehir gibi akıp giden Türklüğün
neferisin.
Vazifen nedir diye soruyorlar.
Bütün rüzgarları yanık kokusu getiren harap bir memleketin
üstünde, ihtiyaçlar ortasında bunalmış bir milletin karşısında vazifenin ne
olduğunu sana ülkün söyledi.
Sen dirlik için, birlik için çalışıyorsun.
Talihin ve tarihin senden uzak düşürdüğü soydaşlarını
hatırlamadın mı? Doğu Türkistan, Kerkük, Karabağ, Türkmendağı senden yardım
bekler, Batı Trakya Türklüğü senden selam bekler.
Yaylalardan ovalara, ovalardan yaylalara göçenyörük Anadolu
çocukları tuğu kaldırmanı bekler. Türk dünyası adriyatiktençin seddine batının
ihtilafları içinde paramparça olmuştur.
Ülkenin dört bir yanında milli birliğine düşman birileri,
hakimiyetinin gösteren bayrağının gölgesinde sana karşı mücadele ediyor.
Vatanının güneyinde uğursuz bir cereyan senelerdir milli
ruhunu aşındırarak içeri almak için kendine taraf taraf köprü başları aramakla
meşguldür.
Sen uyanıklık için çalışıyorsun.
Ocaklı Kardeşim,
Sen Türkün gören gözü, duyan kulağı, uyanık vicdanısın.
Evvelkilerden başka seni boğmak isteyen milletler uzun yollardan gelerek müdafa
mesafelerini açtılar. Anayurdunun hudutlarına gelip yerleştiler. Ufacık ada
kırıklarına yapışarak sahillerine sokuldular.
Aziz başın yastığının üzerinde derin uyumasın.
Sen Türk Milletine yol açacaksın.
Memleketin hangi köşesinde isen Ocağınla birlikte o yeri
ihya edeceksin.
Ocağının mihrabına parti düşmanlığı ile gelenler bu
düşmanlıkları unuttular mı sanırsın?
Türk Milletinin varlığına kast edenlerin açtıkları mevziler,
Ocağının küçük varlığı, senin dirayetli duruşun karşısında yok olup gitmek
mecburiyetindedir.
Ne güzel gaza, ne güzel bir zafer.
Daha yolun uzundur, daha çok tepe aşacaksın.
Olduğun yeri güzelleştir, düzeni tesis et, yalnızca hakkı
tanı ve tanıt.
Aceleci olma, insanoğlu acelecidir ama binlerce yıllık Türk
tarihinin acelesi yok. Gün içinde değil zaman içinde düşün. Kalbinden bir an
tarih şuuru kaybolmasın.
İhtirasa ve kıskançlığa karşı mücadele et.
Türk tarihinin, Türk ruhunun en korkunç yarası bu
kıskançlıktır.
Ocaklı Kardeşim,
Kalbinde ve dimağında iyi ve güzel ne varsa davanın
emrettiği Allah yolunda, Türk Milleti için kullan. Uzun seneler zarfında
memleketin her köşesinde söylenmiş nutuklardan ders al.Bilge Kağandan Atatürk'e
bu seslenişe kulak ver.
Ümidim odur ki; sen bunların daha güzelini söyleyecek ve
Türk Milletini mağrur edeceksin.
Ocaklı Kardeşim.
"Yol daha uzundur, çetindir. Yapılacak şey yapılandan
daha büyüktür fakat tarihinin engin ufuklarından gelen ve senin genç
ciğerlerini şişiren rüzgar, Ocağının mukaddes ateşini durmadan parlatacaktır.
Çünküufak ateşleri söndüren rüzgar büyük ateşleri harlar."
Şairin dediği gibi;
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
Ne Mutlu Türküm Diyene!
En içten saygılarımla,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder