Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul’da kimilerine göre ciddi bir değişim ve dönüşüm içerisinde. Aslında buna değişim ve dönüşümden ziyade öze dönüş, kendini bulma demek daha doğru bir tanım olur.
Göreve geldiği günden beri her yaptığı infial uyandıran bir İl Başkanı ve Yönetimi görüyoruz. Yaygaranın koptuğu tribünlere baktığımız zaman birkaç amigo ve etrafında kümelenmiş kapı kullarını görmemek insafsızlık olur. Siyasi ikbal ve menfaat çarkında kendilerine yer olmayacağını anlayanların çıkardığı bu yaygara uzun sürmeyecektir. Kongreler yaklaştıkça bu yaygara daha da artacak ve ülkücünün ülkücüye iftira yarışı kongreye kadar sürecektir.
Geçmiş dönemlerde Milliyetçi Hareket Partisinin çeşitli kademelerinde yer bulma şansına erişmiş olan eyyamcılardan bu çığlığın yükselmesi gayet doğaldır. Çirkin ve insafsızca yapılan bu şeyin adı muhalefet olamaz, ülkücü duruş hiç olamaz. Devlet Beyin İstanbul’da bu cenaha teveccüh etmemesi bence gayet manidardır. Gayr_i meşru zeminde hayat bulanların ve iktisadi anlamda güç arayanların, kendilerine teşkilat erkinden ziyade abi arayanların bundan sonraki süreçte teşkilat içerisinde yerleri olmadığını görenlerin çıkardığı bu yaygara, bu insafsız muhalefet anlayışı yersiz ve mesnetsizdir, bu harekete de zerre getirisi yoktur.
Mevcuda muhalefet elbette doğaldır ve olmaması büyük bir eksikliktir. Herkesin yönetim anlayışını benimsemek gibi zorunluluğumuz yoktur. İstanbul’a ülkücü hareketin temayüllerinden güç alan bir muhalefet anlayışı şart. Çünkü bugün yönetici sıfatında olanların yarın yanlışa düşmemeleri için ya da yanlışa düştüklerinde doğruya yönelmeleri için bu anlayışın olması gerekir. Gücünü ülkücü hareketin temayüllerinden alan bir yönetim ve muhalefet anlayışı ne zaman hakim olursa umut ediyorum ki o zaman Milliyetçi Hareket tek başına iktidar olacaktır.
Ülkücü hareketin İstanbul ayağında mücadele verenlerin bence şapkalarını önlerine koyma vakti geldi. Mahalle teşkilatından ilçe teşkilatlarına, il yöneticisi ve milletvekili adaylarına kadar herkesin artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını kavraması ve bu yarışta ona göre yerlerini alması gerekmektedir. Ülkenin içinde bulunduğu çıkmazı ve sürüklenmek istediği kara dehlizi görmeyip küçük ayrıntılarla bu hareketi meşgul etmek kimsenin harcı değildir. Bu süreci bozacak yegane güç olan Milliyetçi Hareketi yok etmek isteyen küresel güç odakları ne yazık ki bizleri bu kısır tartışmaların içerisinde hapsediyor.
İstanbul kendine biçilen misyonun idrakine varır ise bu kısır çatışmalardan kurtulur ve dünya başkentine yakışır bir tavırla hareketi temsil edebilir. Bütün ideoloji ve siyasi akımların buradan yönetildiğinin, buradan filizlendiğinin bilincinde olan kadroların, Anadolu’nun beklediği ateşi yakması kaçınılmazdır.
Milliyetçi Hareket Partisi İstanbul İl teşkilatı ve yönetimi için konuşanlar bilsinler ki taşlanmanın peygamber sanatı olduğunu bilenlerden, halden anlayanların attığı güle meftun olanlardanız.
Ne Mutlu Türküm Diyene!
Ne Mutlu Yavuzun Hiddetinde Yunus Olabilene!
Ali YETGİN 2023